Hoş-gel-dim
Olmayı çok özlediğim, en ben hissettiğim yerdeyim. Bu sefer hoşgeldini kendi üzerime alacağım izninizle. Buranın yabancılığını üzerimden atmak gerek, yine de sitem etmiyorum kendime. Şu anki bana benin yolculuğu yormuş olmalı diyelim. Bu ait olmama, seyyah olma kavramları üzerine çok düşünüyorum; alışmanın kendisine düşkün, bir o kadar da sıkılgan ruhumu bir kalıba koymaya çalışıyorum. Anlamsız bu çabanın ardından hem kalıbıma sığmıyorum; hem de taşıyorum. Tam da bu sebeple belki de “alak(a)art”ın en adıyla müsemma hissiyatıyla dolup taştığımı hissediyorum, aynı zamanda içimde garip bir duygu var. Hayatımın o en girdaplı dönemindeymişimcesine heyecanlanıyorum, başım dönüyor.
Geçenlerde bir konsere gittim, bana 27 yıllık hayatımın en seyyah gibi hissettiren, anlamımı bulmaya yaklaştığımı düşündüren anlarındandı. Konsere konu olan albümün adı “The Way” herbiri kendi yolculuğunda 4 müzisyenin ayrı ayrı yer yer kesişen hikayeleriydi adeta. “Batu Şallıel Quartet” bu anlamda tüm seyyahlara tavsiyemdir; dinleyiniz, dinletiniz. Kafamda herbirine dair hikayeler yarattım, onlardan bir o kadar da çok şey öğrendim. Galiba ilk kez bir konser sırasında notlar alma ihtiyacı hissettim, şarabın sayfalara dökülmesine izin verdim, müziği görme gereği duyarak gözlüklerimi taktım ve bir sürü ilk daha.
O an sabahki aylar sonra ofise dönüşümü hatırladım, yağmurda sırılsıklam koşuşumu, kendimi şanslı addettiren hızlıca taksi buluşumu ve sonrasında sonsuzluğa uzanan bitmeyen trafiği. Bazı tınılarda zaman ellerimden kaçarken bu anda yaşadım, bazılarında kalıbımın ötesinde kocaman oldum. Kendimden taşan bunca duygu bir yerde birikme ihtiyacı hissetti, iyi ki de öyle oldu.
Sonra mı; kafamı sağa çevirdiğimde yerde uzanmış, keyfi pek yerinde, hayatımda gördüğüm en “renkli” siyah bir köpek, üzerinde “LÜTFEN DOKUNMAYIN, SAHİBİM GÖRMÜYOR. REHBERLİK EDİYORUM.” yazısı. Belki o anın o ana en ait kişisi.
Ne derin bir eşlikçi, ne güzel bir var olmak.
Sahi ya sizin bu hayatta rehberiniz ne?
The Poppy Field near Argenteuil, Claude Monet 1873, Musée d’Orsay, Paris |
Yorumlar
Yorum Gönder